Büyük Taaruzun ikinci gününde, 1922 yılının 27 Ağustosunda muharebenin ve belki de ülkenin, ulusun kaderini etkileyecek en önemli adım Çiğiltepe'nin
işgalden temizlenmesidir. Bu tepe Sincanlı Ovasından Dumlupınar'a kadar tüm yaşamsal bağlantıların kontrol noktasıdır.
Bu tepenin ele geçirilmesi görevi 57. Alay'a ve onun başında Yarbay rütbesiyle İnönü ve Sakarya Savaşlarında üstün başarılar elde etmiş Reşat Beye, doğrudan Başkomutan Mustafa Kemal tarafından verilir.
Seksen üç yıl öncesinin 27 Ağustos'unda, sabah saat on otuzda, Mustafa Kemal telefonla Albay Reşat'ı arar, cepheden.
- Reşat Bey bu önemli tepeyi ne zaman alacaksınız?
- Komutanım yarım saat sonra alacağız.
- Başarılar diliyorum.
Yalnızca on beş dakika sonrasıdır.
- Halen direnişin sürdüğünü görüyorum. Gözümüz o tepede, çok önemli.
- Komutanım tepeye bir tümen asker yığmışlar, direniyorlar. Ama alacağız Komutanım, mutlaka alacağız.
Saat 11 00:
- Reşat Beyi istiyorum.
- Komutanım. Reşat Bey. Komutanım, Reşat Bey size bir mesaj bırakarak intihar etti.
Okuyorum, komutanım.
"Yarım saat zarfında bu tepeyi almak için söz verdiğim halde sözümü yapamamış olduğumdan dolayı, yaşayamam Komutanım..."
Mustafa Kemal'in gözlerinden yaşlar boşanır. "Allah rahmet eylesin" der, "Reşat Bey büyük bir vatanseverdir."
Saat 11 45:
Başkomutanın telefonu çalar.
-Çiğiltepe alınmıştır komutanım. Arz ederim.
(Örnek aldığım insanlardan biridir...-Albay Reşat Bey)