impossible city
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

impossible city

english and music
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 175
Kayıt tarihi : 05/11/08
Nerden : istanbul

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Empty
MesajKonu: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu   Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Icon_minitimeSalı Ocak 20, 2009 1:01 pm

Eserin Adı: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Yazarı: Peyami Safa
Basıldığı Yer: İnkılap ve Aka Kitabevi
Sayfa: 144

Yazarın Hayatı:

(1899-1961) Türk edebiyatında ruh inceleyici roman tarzının kudretli ustası olan Peyami Safa İstanbul’da doğdu. Serveti Fünun şairlerinden İsmail Safa’nın oğludur. Annesi Server Bedia Hanım’ın ismini, sonradan sırf geçim endişesi ile yazdığı eserlerinde biraz değiştirerek mahlas olarak kullanmıştır. (Server Bedii)

Sivas’ta sürgün bulunan babasını, iki yaşında kaybetti. 9 yaşında bütün ömrünce etkileri görünen bir hastalığa tutuldu. Hem bu hastalık hem de annesini geçindirmek zorunda olması, düzenli okul öğrenimine engel oldu. 13 yaşında ilk kalem denemelerine ve çalışmaya başladı. 15 – 19 yaşları arasında öğretmenlik yaparken Fransızca da öğrendi.

Edebiyat, Felsefe, tarih, Psikoloji alanlarında o yaş için olağanüstü sayılacak bilgiler edindi. On dokuzunda başladığı gazeteciliği ölümüne kadar sürdürdü. Belli başlı bütün gazetelerde fıkra ve makaleler, tefrika romanlar yazdı. Devlet kapısına bakmayıp, yalnız kalemiyle geçindi.

Ufak seyahatler bir yana, bütün ömrü İstanbul’da geçti. Gazeteciliği dolayısıyla birçok siyasi sarsıntılara uğramıştır. Vatanından 3 ay önce, oğlu Merve Safa’yı kaybetmesi, ona büyük bir darbe oldu. 15 Haziran 1961’de beyin kanaması sonunda ölen Peyami Safa, Edirnekapı mezarlığına gömüldü.

Anlatım Özellikleri: Sürükleyici, duygusal, içten bir anlatım biçimi kullanılmış. Betimleme bölümlerinde çok uzun cümleler var. Yabancı sözcüklere yer verilmiş. Konuşma bölümlerinde dil sade.

Eserdeki Kişiler:

Yazar, Operatör, Anne, Nüzhet, Paşa, Dr. Ragıp, Nurefşan

Yazar: kendisini senelerin tecrübeli insanı gibi hisseden bir şahsiyet. Değişik ruh hallerine giren müthiş bir ruh. Kendi iç dünyasına ayak uydurmuş aklı ile duygularını bir arada birleştirmiş bir kişiliğe sahip. Sekiz yaşından beri ayağındaki bir hastalığı çekiyordu. Bu hastalığın onun için bir kompleks olmuştu. Sekiz yaşından beri muayeneye devam ediyordu. Yüzünde bıkkınlık ve sebat hemen okunabilirdi. Çevresini hep hayretle süzer, ağaçların bile sıhhatine imrenirdi. Kendisine çok acır, duygusal yönü çok ağır basardı. Sevdiklerinden devamlı vefa beklerdi. Sıkıntıları hastalığının artmasına sebep olmuştu. Aşık olduğu kızın aşkından habersiz olması derdine dert katardı. Okumayı çok seviyordu.

Operatör: Ümit verici bir insan. Hastaları için elinden geleni yapan bir kişi. İnsanların hatalarını ispat ederek yüzüne söylemeyi biliyor. Yani açık sözlü birisi.

Anne: Sevgisi, fedakarlığı ve şefkatiyle fedakar bir anne. Sevecenlik onun şiarından olmuş. Oğlunun başına gelen bu hastalıktan oldukça müteessir. Oğluyla fazla konuşup ızdırabını hissettirmemeye çalışıyor. Ağladığını, geceleri uyanıp oğlunun ızdırabıyla yandığını, devamlı derdine ortak olduğunu hissettirmiyor. Kendi hastalığını bile saklıyor.

Nüzhet: Paşanın kızı. Yazarla uzaktan bir akrabalıkları var. Çok neşeli, etrafı toz pembe gören, düzenli ve vurdum duymaz biri. Fakat insanlara karşı iyi niyetli. İyi niyetini her zaman gösteriyor. Yazar devamlı ondan kendi aşkını anlamasını bekliyor. Fakat o yazardan büyük olduğu için onu hep kardeşi gibi görüyor. Kitapta hep kahkahalarından bahsediliyor. Fıtratı çok neşeli bir kız. İnsanlara karşı hoş, iyilik hissi ile dolu. Yazarın kendisine karşı olan aşkını anlamamış ve onu bir kardeş gibi gören bir kişi.

Paşa: Yazarın uzaktan akrabası olan bir aile büyüğü. Nüzhetin babası. Yatalak bir adam. Kendine göre küçük bir dünyası var. Okumaktan ziyade birisinin okumasını dinlemekten hoşlanıyor. Yazarı ad okuması düzgün olduğu için çok seviyor. Ona devamlı dışarıdan kitap aldırtıp okutuyor.

Dr. Ragıp: Uzun saçlı,seyrek, ince sarı saçları olan, fakülteyi yeni bitirmiş bir doktor. Nüzhetle evlenip Paşa’nın damadı oluyor. Bunun için yazarın ona hep hoşlanmadığı birisi. Çok neşeli ve islav burnu gibi bir burnu var.

Nurefşan: Paşa’nın hizmetçisi ve Nüzhetin en yakın arkadaşı, yardımcısı. İyi kalpli ve iyi niyetli.

Eserin Kısaca Özeti:

Kitabın kahramanı on dört on beş yaşlarında genç bir delikanlıdır. Bu delikanlı çok sıhhatsiz hasta birisidir. Dizindeki bir rahatsızlıktan çok ızdırap çekmektedir. Yarasının devamlı ağrı ve akıntı yapması nedeniyle sürekli olarak hastaneye pansumana gitmektedir. Yazar annesiyle birlikte eski bir evde oturmaktadır. Bu evin sofrası onların hayatlarının geçtiği yerdir. Pansumandan döndüğü bir gün Erenköy’deki uzaktan akrabalarına gitmeye, orada istirahat etmeye karar verir. Erenköy’deki köşk, yeşillikler içerisinde bahçesinde havuzu olan çok güzel bir yerdir. Yazarın akrabası olan Paşa, yazara değer veren eski bir emeklidir. Yengeyse yazara içten içe kızan birisidir. Nüzhet’e gelince yazarın sevdiği ancak hiçbir zaman sevdiğini söyleyemeyeceği şımarık bir Paşa kızıdır. Erenköy’de onunla geçirdiği günler hem çok güzel hem de üzücüdür. Yenge Nüzhet’i isteyen Dr. Ragıp’a hemen söz kesilmesi taraftarıdır. Nüzhet ise bu konuda ne düşündüğünü belli etmemekte adeta yazarın duygularıyla oynamaktadır. Yengesinin Nüzhet’e mikrop geçebileceği uyarısını duyan yazar, evine dönmeye karar verir. Bir yandan yaralarının ve ağrılarının artması bir yandan manevi üzüntüleri yazarın sık sık doktora gitmesine neden olur.

Dr. Mithat bu konuda onun en büyük yardımcısıdır. En kötü zamanlarında hep o yanındadır. Nihayet bir gün korktuğu başına gelir ve ayağının kesileceğini öğrenir. Çok üzülmüştür. Bu üzüntüyle hastane odasında bayılır. Ameliyat günü gelmiştir. Sonuçta bacağı kesilir. Artık o sakat bir insandır. Bunu düşünmek hayatı daha zor hale getirmektedir. Bu arada Nüzhet’in düğün davetiyesi gelmiştir. Dr. Ragıp Bey’le yarın evlenip Berlin’e gidecektir. Yazarların da hastaneden taburcu olma günü gelmiştir. Yaşam onu iyice korkutmaktadır. Ancak kuvvetli olması gerektiğini düşünmektedir. Hastaneden çıkma günü gelir, yanında gene annesi, Dr. Mithat Bey ve arkadaşı vardır. Bu odada daha birçok kişilerin ızdıraplainleyeceklerini düşünerek hastaneden ayrılır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://impossiblecity.benimforum.org
 
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
impossible city :: Kültür-Sanat ve Eğitim... :: Kitap Özetleri...-
Buraya geçin: